Meme Kanseri

Her iki cinste de bulunan meme yapısı, kadınlarda özellikle yeni doğan bebeğin sütle beslenmesi amaçlı süt bezleri ve kanallarından oluşan organlardır.

Göğüs duvarının her iki yanında pektoral adaleler önünde iki adet olarak yer alırlar. Meme dokusunun fizyolojik değişikleri ve gelişimi ergenlikte tamamlanır ve erişkin memesi haline gelir. Geliştirdikleri çeşitli hastalıklar yönünden önem taşırlar.

Bunların başında, 8 kadından 1’inde görülen meme kanseri yer almaktadır. Kadınlarda en sık görülen ve en fazla ölüme yol açan kanser türüdür. Meme kanseri erkeklerde de görülebilir ve daha agresif seyreder. Bunun nedeni erkelerin bu hastalığın kendilerinde olamayacağını düşünmesinden dolayı geç doktora başvurmalarıdır.

Bu nedenle tanı konulduğunda daha geç evrede bulunmalarıdır. Ancak erkeklerde görülme sıklığı her 100 kadına karşın 1 erkek oranındadır. Memenin diğer iyi huylu hastalıkları (fibroadenom, kistler, apseler, mastit), gelişim anomalileri ve asimetrileri ile emzirmeye bağlı gelişen rahatsızlıklar da cerrahi biliminin teşhis ve tedavi konuları kapsamına girer.

Meme Kanseri Belirtileri

Meme kanseri belirtilerini şöyle sıralayabiliriz:

Memede bir kitlenin ele gelmesi

Kitle genellikle düzensiz kenarlı ve serttir. Meme kanserinde ağrı beklenen bir bulgu değildir. Yani ele gelen meme kitlesi genellikle ağrısızdır diyebiliriz.

Meme derisinde bir yaranın meydana gelmesi

Bu yara, genellikle meme kanserinin deriyi istila etmesi sonucu oluşur. Yara İltihaplanırsa ağrı başlayabilir. Bu durum ileri düzeyde bir meme kanserine işaret eder.

Meme derisinde ödem oluşması

Bu ödem derinin lenfatik sisteminin kanser hücreleri ile tıkandığını gösteren bir bulgudur. Meme derisinin bir kısmı ya da tamamı “portakal kabuğu” görünümünü olur.

Meme derisinde çekinti oluşması

Bu bölgede bir kanser kitlesinin deriyi kendisine doğru çekmesi ile meydana gelir.

Meme başı çekintisi bulunması

Meme başının içeriye doğru girmesi, meme başı altında bir kanserin olabileceğini gösteren bir bulgudur. Meme başı doğuştan içe dönük olanlarda bunun sorgulanması gerekir.

Memenin bütünüyle şişmesi ve ödemli bir hale gelmesi

Bir meme diğerine göre şiş ve kızarık gözükür. Bu durum ”inflamatuvar meme kanseri” denilen agresif bir meme kanseri türünde görülebilmektedir. Kişinin bu gibi durumlarda mutlaka bir meme cerrahına görünmesi hayati bir önem taşır. İleri düzeyde yani lokal ileri evre meme kanseri bulunduğu anlamına gelir. Ağrılı ve iltihaplı bir meme görünümü dikkati çeker.

Meme başı akıntısı

Kansere bağlı olan meme başı akıntıları genellikle koyu renkli veya kanlı olabilir. Siyah renkte, koyu kahverengi renkte ya da kırmızı renkte akıntılar meme kanseri yönünden oldukça şüphelidir. Ancak, bu meme başı akıntılarının kendi kendine olması ayrıca bir önem taşır. Meme başı sıkılarak meme başından gelen travmatik meme başı akıntıları her kişide olabilir. Hanımların meme başından kendi kendine akıntı gelip gelmediğini kontrol etmeleri ve eğer böyle bir meme başı akıntıları varsa meme kanseri yönünden mutlaka bir meme cerrahına giderek meme taramalarını yaptırmaları son derece önemlidir.

Koltuk altında (axilla) bir kitle fark edilmesi

Meme kanseri yönünden önemli olabilir. Koltuk altı kitleleri, meme kanserinin koltuk altı lenf bezlerine bir yaılımı (metastaz) anlamına gelebilir. Bu açıdan koltuk altında bir kitle fark eden hanımların mutlaka bir meme cerrahına görünmesi tavsiye edilir. Meme kanserinde görülebilen koltuk altı lenf (aksilla) kitleleri genellikle ağrısız kitlelerdir.

Kol şişmesi

Koltuk altı lenf bezlerinin meme kanseri tarafından istila edilmesi sonucunda hastanın kolu şişer. Bu bir lenf ödemdir. Hasta ilk bulgu olarak kol şişmesi ile hekime başvurabilir.

Meme kanseri erken evrede belirti vermez

Erken evre meme kanseri ancak meme muayene ve görüntülemeleriyle ortaya konabilir. Tüm bu belirtiler yanında özet olarak şunu söyleyebiliriz; Hanımların bu belirtileri beklemeden 35 yaşından itibaren kontrollere başlamaları gereklidir. Bu belirtilerin ortaya çıkması genelde erken evrenin aşıldığını gösterir. Erken meme kanserlerinde belirtiler ortaya çıkmadan önce muayene ve görüntülemelerle (mamografi, meme ultrasonu) meme kanseri tespit edilir ve tedavi ile büyük başarılara imza atılabilir.

Özetle, meme kanserinde belirtilerin ortaya çıkışı beklenmemeli ve otuzlu yaşlardan sonra meme cerrahlarına kontrollere gidilmeli ,görüntüleme yöntemlerinin de desteğiyle yıllık takiplere başlanmalıdır. Ancak böyle bir yol izlenirse meme kanserlerini erken dönemde yakalayıp hastalarımızı %100 sağlıklı bir yaşama kavuşturmak mümkün olabilir.

Meme Kanseri Belirtileri Nelerdir

Meme Kanseri Bulguları

Meme kanseri şüphesi hekimin yaptığı elle meme muayenesinden sonra uygulanan görüntüleme yöntemleri ile ortaya çıkabilmektedir. Meme kanseri teşhisinde kullanılmakta olan görüntüleme yöntemleri: mamografi, ultrasonografi ve meme emarıdır. Bütün bu yöntemlerin kombine olarak kullanılması sonucunda meme kanserini çağrıştıran herhangi bir bulgu varsa şüpheli bölgeye yapılacak bir biyopsi ile tanıya varılır.

Meme kanseri tanısı patolojik bir tanıdır. Hiç kimseye biyopsi sonucu olmadan ve patolojik tanı konulmadan meme kanseri tanısı konulamaz. Meme de uygulanan biyopsi yöntemlerinin başlıcaları şunlardır: Turucut biyopsi (core biyopsi), vakum biyopsi, stereotaksik biyopsi, roll yöntemi ile biyopsi ve insizyonel biyopsidir.

Exsizyonel biyopsi tercih edilmez. Yani memeden kanser şüpheli bir kitlenin doğrudan doğruya çıkarılması önerilmez. Bunun nedeni, çıkartılan kitlenin kanser olması durumunda sınırlarının tayin edilememesi ve tümörün tam olarak çıkarılamaması olasılığıdır. Bunlarda genellikle ikinci bir operasyon gerekli hale gelmektedir.

Bu belirtileri fark eden hanımlar mutlaka hekime başvurmalıdır. Ailesinde meme kanseri öyküsü bulunanlar 30 yaşından sonra, bulunmayanlar ise 40 yaşından sonra, hekim kontrolünde yıllık meme takibine başlamalıdırlar.

Kontralarda, elle muayene ve görüntüleme yöntemleri(ultrason,mamografi, MR). Unutmayalım ki meme kanseri genellikle hiçbir belirti vermez ve sinsice gelişir. Onun için, bu belirtileri beklemeden yıllık hekim kontrolüne başlamak kadınlar için son derece önemlidir.

Meme Kanseri Nedenleri

Bu nedenler tam olarak ispatlanmamış olmakla birlikte söyle sıralanabilir:

Ailesel faktörler (%15)

Sanılanın aksine meme kanseri nedenleri içerinde genetik faktörler çok ön planda değildir. Ailesinde birinci derece bir yakını veya ikiden fazla ikinci derece yakınında meme kanseri öyküsü bulunanların BRCA1 ve BRCA2 genetik testlerini yaptırmaları gerekir.

Özellikle BRCA2 pozitif olan kişilerde hayatı boyunca meme kanserine yakalanma riski %90’a yakındır. Bu kişilere korunma amaçlı (profilaktik) mastektomi yapılmalıdır. Memenin içi boşaltılarak onun yerine bir silikon implant yada otojen ( kendi dokusunda) implant yerleştirilir. (subcutan mastektomi)

Erken adet görme ve geç menopoza girme

Memem kanserleri östrojene bağımlı büyüme faktörünün tetikleyici rol oynadığı bir kanserdir. Yani bir kadın vücudu ne kadar östrojene maruz kalırsa meme kanseri geliştirme olasılığı o kadar artar. Erken menarj( ilk adet) olan bir kız çocuğu ileriki yaşamında menopoza geç girerse yani adetten geç kesilirse ömür boyu östrojene maruz kalma süresi artar.

Buna paralel olarak meme kanseri geliştirme oranı yükselir. Çok sayıda doğum yapan kadınlarda adetten kesilme süreleri uzun olduğundan kansere yakalanma olasılığı azalmaktadır. Emzirme sürelerinin uzun oluşu da meme kanseri olasılığını azaltır.

Uzun süren östrojen tedavileri

Meme kanserleri yukarıda da belirttiğimiz gibi östrojene bağımlı tümörler oldukları için uzun sürelerle dışarıdan östrojen verilmesi kanser olasılığını arttırır. Doğum kontrol haplarının özelikle ilk doğumdan önce 5 yıldan uzun süre kullanılmasında risk artışını olduğu gösteren birçok çalışma vardır.

Risk artışına neden olan bir başka konu da çok sayıda tekrarlanan tüp bebek denemeleridir. Menopoz belirtilerini azaltmak amaçlı dışardan verilen östrojen tedavilerinin uzun sürmesin de meme kanseri olasılığını arttırdığını gösteren çalışmalar vardır.

Meme Kanseri ile İlgili Güncel Bilgiler Paylaştığım Instagram Profilimi Takip Etmeyi Unutmayın

Obezite ve hayvansal yağları fazla tüketmek

Hayvansal yağların fazla tüketilmesi ile meme kanseri gelişimi arasında bir ilişki bulunmuştur. Örneğin: Düşük hayvansal gıdalarla beslenen Japon ve Güney Koreli kadınlarda meme kanseri oranı genellikle yükse hayvansal yağlarla beslenen ABD’li kadınlara göre düşüktür. Ancak, Japonya yada Güney Kore’de doğmuş olup ABD’ye çocuk yaşta yerleşmiş kadınlarda meme kanseri oranı ABD’li kadınlar gibi yüksek çıkmaktadır. Bunun nedeni, Amerikan tarzı beslenmeye alışmış olmalarıdır. Bir başka çalışma, düzenli yapılan egzersizin meme kanseri oranını düşürebildiği bildirilmiştir.

Alkol

Alkolün yağ hücrelerinin sayısını ve büyüklüğünü arttırarak obeziteye yol açtığı ve meme kanseri için zemin hazırladığı düşünülmektedir. Ayrıca toksik etkisi nedeni ile de her türlü kanseri tetikleyici rol oynayabilmektedir.

Sigara

İspat edilmemiş olmakla birlikte, toksik kimyasal etkisi ve oksijenasyonu azaltması nedeniyle tetikleyici olabileceği düşünülmektedir.

Doğum yapmamış olmak

Östrojen maruziyetinin artması ve emzirmenin yapılmamış olmasının riski arttırabileceği söylenmektedir.

40 yaşın üzerinde olmak

Son 10-15 yıla gelinceye kadar 40 yaşın üzerindeki meme kanseri oranları %50’nin üzerindeydi. Son yıllarda, bu oran daha düşük seviyelere inmiş olup, meme kanseri görülme yaş grubu 30 ila 40 yaş arasında artmaya başlamıştır.

Meme Kanseri Çeşitleri

A→ Kanserin doku yayılımına göre :

1 İnsitu meme kanseri: uzak organ metastazı ( yayılımı) yapamaz. Ancak bulunduğu memede nüks edebilir. Tedavi edilmezse yayılmacı meme kanserine ( invaziv ) dönüşme olasılığı fazladır.

2 İnvaziv meme kanseri: Bulunduğu memeye , koltuk altı lenf bezlerine ve uzak organlara (kemik ,akciğer, akciğer) yayılma riskine sahip olan kanserdir.

B→ Kaynaklandığı meme bölümüne göre :

1 Lobüler kanser: Süt bezlerinden kaynaklanır

2 Duktal kanser: Süt kanallarından kaynaklanır

C→ Geliştiği hücre yapısına göre :

-Noninvaziv epitelyal kanser

-Lobüler karsinoma insitu

-Duktal karsinoma insitu (papiller, kribriform , solid veya komedo tipleri)

İnvaziv Epitelyal Kanserler (total yüzde)

  • – İnvaziv lobüler kanser (%10)
  • – İnvaziv duktal kanserler (%70-90) → İnvaziv kanser (%50-70) , tübüler kanser (%2-3) , Müsinöz veya kolloid kanser (%2-3) , medüller kanser (%5) , İnvaziv kribrıform (%1-3) , İnvaziv papiller kanser (%1-2) , adanoid kistik kanser (%1) , metaplastik kanser (%1)

Karışık Konektif ve Epitelyal Tümörler

→Filloides tümörler (selim ve habis)

→Karsinosarkoma

→Anjiosarkoma

→Adenokarsinoma

Meme Kanseri Tedavisi ile İlgili Güncel Bilgiler Paylaştığım Facebook Sayfamı Beğenmeyi Unutmayın

Meme Kanseri Evreleri

Tedavi öncesi evreleme yapmanın nedeni , izlenecek yolun belirlenmesidir. Evreye göre bir tedavi planlaması yapılır. Bunun yanında farklı tedavi yöntemlerinin kıyaslanması sağlanır. Evreleme bize tedaviden sonraki hastalıksız yaşam sürelerini tahminde yol gösterir.

Evreye göre, önce ilaç (kemoterapi) sonra ameliyat veya önce ameliyat sonra ilaç ve ışın tedavisi gibi seçenekler gündeme gelir. Ayrıca, hastaya hangi ameliyatın daha uygun olacağı belirlenirken, kemoterapi, hormona terapi veya ışın tedavisi nitelik ve niceliği saptanmış olur. Günümüzde en sık kullanılan evreleme TNM sınıflamasıdır.

TNM SINIFLAMASI : Memedeki tümörün boyutu, deriye yayılımı , koltuk altına yayılım derecesi (lenf bezleri) ve uzak organlarda metastaz (atlama) olup olmamasına göre evreleme yapılır.

EVRELER (TNM)

→Evre 0 →Evre 1A→Evre 1B→ Evre 2A →Evre 2B →Evre 3A →Evre 3B→Evre 3C →Evre 4

Uygun tedavi ile en iyi sonuçlar erken evrelerde ( evre 0 ve evre 1)de alınmaktadır. Evre ilerledikçe tedaviler uzar ve zorlaşır. Evre 4 uzak yayılımının bulunduğu evredir.

Meme Kanseri Ameliyatı Ankara

Meme Kanseri Tedavi Seçenekleri

Meme kanserinin başlıca tedavisi ameliyattır. Diğer tedaviler (ilaç, kemoterapi, ışın) yardımcı (adjuvan) tedaviler olarak adlandırılır. Yardımcı tedavide kullanılan ilaçlar, kemoteröpatik ilaçlar ve hormonaterapi ilaçlardır. Hastaların evresine göre ve hastanın genel durumuna göre bu tedavilerin öncelikleri, nitelikleri ve süreleri belirlenir.

Meme Kanseri Ameliyatı

Meme kanserinin cerrahi tedavisinde uygulanan ameliyat yöntemleri şunlardır

Meme Koruyucu Ameliyat

Meme alınmadan kanserin çıkarılması ve koltuk altı (sentinel) lenf biyopsisi. Bu ameliyat sonrasında memeyi radyoterapi (ışın) uygulaması yapılır. Sentinel lenf bezi sonucu Frozen yöntemi ile ameliyat sırasında alınır. Sonuç pozitif ise yani koltuk altındaki lenf bezlerine metastaz saptanırsa aynı ameliyatta axiller direksiyon (koltuk altı lenf bezlerinin temizlenmesi) işlemi yapılır.

Simple Mastektomi (Memenin Alınması)

 

Simple mastektomi, meme dokusunun üzerindeki deri ile birlikte göğüs duvarındaki pektoral adale yerinde bırakılarak çıkartılmasıdır.

Modifiye radikal mastektomi (memenin alınması yanında koltuk altı lenf bezlerinin temizlenmesi)

Modifiye radikal mastektomi meme dokusu üzerindeki cilt, pektoral fasiya ve axilla lenf bezlerinin tümüyle çıkartılmasıdır.

Meme Kanseri Ameliyatı ile İlgili Güncel Videolar Paylaştığım Youtube Kanalıma Abone Olmayı Unutmayın

Onkoplastik Meme Ameliyatı

Memeyi almadan, büyük kanserlerin bile çıkarılmasına ve plastik yöntemlerle memenin eski haline dönüştürülmesine olanak sağlar. Kozmetik yönden avantajlıdır.

Çeşitli flep çevirme yöntemleriyle tümörün yerinde kalan büyük boşluğun kapatılması prensibine dayanır. Özel bir eğitim gerektiren bir ameliyattır.

Subcutan Mastektomi

Meme derisini ve bazen meme başını yerinde bırakarak memenin içinin boşaltılması ve oluşan boşluğunun silikon implant veya kişinin kendi dokularıyla doldurulmasıdır.

Kozmetik yönden bakıldığında ameliyat sonrası hasta memnuniyeti açısından başarılı ve aynı zamanda onkolojik yönden uygun bir operasyondur.

Koruyucu Amaçlı İki Taraflı (bilateral) Subcutan Mastektomi

Bilateral mastektomi, BRCA2 genleri pozitif olan (ailevi eğilimi olan) kişilerde koruyucu amaçlı olarak her iki memenin derisi korunarak, meme içinin boşaltılıp boşluğun yerine silikon implant veya kişinin kendi dokusunun konulmasıdır.

Roll Yöntemi

Meme yerinde bırakılarak kanserin ROLL (Radionuclid Occullt Lesion Localization ) yöntemi ile çıkartılıp mememin daha iyi bir görünümde kalmasını sağlar. Kozmetik yönden avantajlı bir yöntemdir. Ameliyattan bir gün önce hastaya Radionuclid işaretli albümin verilerek maddenin tümör içeresinde yakalanması sağlanır.Daha sonra görüntüleme eşliğinde ameliyat sırasında tümör temiz sınırlarla çıkartılır. Tümör çıkartıldıktan sonra kanser dokusu kalıp kalmadığın kontrol edilmesine de olanak sağlar.

Meme Kanseri Ameliyatı Ankara

Hastanın evresine göre, ameliyat öncesi (neoadjuvan) kemoterapi (Evre3B ve 3C) veya sonrasında kemoterapi (Adjuvan) yapılabilir. Ayrıca, tüm meme koruyucu ameliyatlardan sonra, meme ışınlanmalıdır (radyoterapi). Diğer ameliyatlarda da, duruma göre göğüs duvarına yada koltuk altına ışın tedavisi gerekebilmektedir. Uygun olgularda, ameliyat sonrası koruyucu olarak en az 5 yıl hormonoterapi yapılabilir.

Bazı Evre1 meme kanserleri, ameliyattan sonra, kemoterapi yapılmaksızın tedavi edilebilir.

Meme Kanseri Ameliyatı Fiyatları

Özel hastanelerde bu ameliyatlar, hastanın durumu, ameliyatın türü ve hastane seçimine göre meme kanseri ameliyatı fiyatları değişebilmektedir. İki taraflı yapılan ameliyatlarla plastik cerrahi gerektiren ameliyatlarda ücretlerde farklılık olabilmektedir.

Meme Kanseri Ameliyatı Sonrası

Genel anestezi altında yapılan meme ameliyatları sonrası, genellikle 24 saat sonra hastalar evlerine gönderilebilmektedir. Ağrı bakımından konforlu bir ameliyattır. Yani ameliyat sonrasında ağrı, bulantı gibi şikayetler çok az olmakta, hastalar ilk günü akşamı sıvı besinler alabilmekte ve ayağa kalkabilmektedirler.

Ameliyat Sonrası Dikkat Edilmesi Gerekenler

Ameliyat sonrası dönemde 3. ile 4. Gün hastaların kontrolleri ve pansumanları yapılmaktadır. 4 ila 7 gün sonra banyo ve duşa izin verilmektedir. Meme ameliyatlarından sonra hastalar ameliyat tarafındaki kollarını normal olarak kullanabilirler. Ameliyattan sonraki ilk 1 hafta ila 10 günden sonra, genellikle kol hareketlerinde kısıtlama gerekmemektedir.

Meme ameliyatları kanama ve enfeksiyon gibi komplikasyonların son derece düşük görüldüğü ameliyatlardır. Ameliyat sonrası uzun dönemde kol ödemi (şişmesi) , ancak koltuk altı lenf bezleri (lenf diseksiyonu) yapılan hastalara ilave olarak ışın tedavisi uygulanmışsa %10-15 oranında görülebilmektedir. Ameliyatta doğru teknikler kullanıldığı taktirde, bu oranlar daha da azalmaktadır.

Işın tedavisi, koltuk altını kapsamıyorsa kol ödemi görülme ihtimali çok düşüktür. Koltukaltı temizliği yapılan hastalarda doğru ameliyat tekniği kullanıldığı taktirde kol ödemi gelişme olasılığı çok düşüktür. Bu hastalar ömür boyu kollarını tüm işlerinde rahatlıkla kullanabilmektedirler.

Meme kanseri ile ilgili aklınıza takılan soruları bana yorumlar kısmından iletebilirsiniz. Meme kanseri tedavisi için Ankara kliniğim ile irtibata geçebilirsiniz.

Kanserli Süt Kanalı Görüntüsü

35 yaşında memenin Paget Hastalığı. Aslında süt kanallarından kaynaklanan bir kanserdir.Meme başı etrafının kaşıntısıyla (ekzema) ortaya çıkar. Bu durum geç tanı konmasına neden olabilir.

Kronik iltihaplı memenin tedavi öncesi gerçek görseli

Memenin kronik iltihabı (Granülomatöz Mastit) tedavi öncesi görüntüsü.

İltihaplı memenin tedavisi sonrası gerçek görüntüsü

Memenin kronik iltihabı (Granülomatöz Mastit) tedavi başlandıktan 2 hafta sonra görüntüsü.

Meme Kanserini kendimiz nasıl tespit ederiz?

Meme kanserini kendi kendine muayene ile belirlemek büyük kitlelerde mümkün olabilir. kendi kendine muayenenin, her iki meme için yatar pozisyonda elimizin ayasının ilk üç parmağının iç kısımları ile yapılması gerekir. Meme boyutları çok büyük ise kendi kendine muayene ile küçük bir kitleyi fark etmek mümkün değildir. Göğüs kanserleri, yaklaşık olarak 2 cm çapa ulaşana kadar, nispeten erken kanser sınıfına sokulabilir. Ancak, 2 cm çapdan daha küçük olan bir meme kanserinin, özellikle de meme boyutları büyük ise, fark edilmesi çok zordur.

Meme muayenesi konusundaki Tıp eğitimlerinde bile, bu eğitimin asistana verilmesi yıllar sürmektedir. Kaldı ki bu konuda eğitimsiz bir kişinin, kendi kendine meme muayenesine ne kadar güvenilebilir? Bir kişinin kendi memesini muayene ederken bir kitleyi fark etmesi için, o kitlenin belli bir boyuta gelmiş olması gerekir. Genellikle hanımlar, göğüs kanserini fark ettiklerinde ve kendi eline bir kitle olarak geldiğinde, bu bir erken meme kanseri değildir. Onun için, zaman zaman kendi mememizi muayene etmekte fayda olabilir, ancak bu bir erken tanı yöntemi değildir. Meme kanserinin erken tanısına ulaşabilmek ve hastalarda yüksek oranda tedavi başarısı elde edebilmek için, düzenli meme kontrollarına gitmek ve ele gelemeyecek kadar küçük olan kanserleri filmlerde ve tecrübeli ellerde belirlemek en doğrusudur.Erken meme kanserinin tanısı, rutin meme kontrolları ve görüntüleme yöntemleri ile konulabilmektedir.

Meme Kanserini kendimizin tespit etmesi güvenilir mi?

Meme kanserinde “kendi kendine muayene”güvenilir bir yöntem değildir. Çünkü kendini muayene eden kişi bir hekim değildir ve bu konuda herhangi bir eğitimi yoktur. Bunun iki sakıncası olabilir; birincisi, kişi memesinde olmayan bir değişikliği kanser zannedebilir. Bu da gereksiz stres ve gereksiz tetkiklere yol açar.İkinci sakınca ise, var olan bir kanseri belirleyememektir.Bu da hastaya gereksiz bir güven duygusu verir ve hekime gitmesine gerek olmadığını düşünebilir. Sonuçta, var olan bir göğüs kanseri gözden kaçabilir. Bu nedenle şöyle diyebiliriz; Zaman zaman kendi mememizi kontrol edebiliriz, ancak buna çok güvenmemek ve rutin kontrollarımızı aksatmamak gerekir. Çünkü kontroller sırasında, başlangıç döneminde olan küçük kanserler tecrübeli ellerde ya da görüntüleme yöntemleri ile tespit edilerek, bunların %100’e yakın tedavi olanakları ortaya çıkmaktadır.

Kadınlarda meme kanseri taramaları kaç ayda bir yapılmalı?

Ailesinde meme kanseri eğilimi olmayan kadınlarda, göğüs kanseri için rutin taramalar 35 yaşında başlamalıdır. Bu yaşta yapılan bir meme Ultrasonu ve meme muayenesi ilk kontrol olarak kayıtlara geçirilir.Daha sonra, 40 yaşına kadar iki yılda bir meme ultrasonu ile meme muayenesi yapılmalıdır. 40 yaşla birlikte, Mamografi ve meme Ultrasonu rutin olarak her yıl yapılmalı ve bu görüntüleme yöntemlerine hekimin elle muayenesi de eklenmelidir. Takip süreleri, Dünya sağlık örgütü tarafından geniş araştırmalar sonucunda belirlenmiş olan kontrol aralıklarıdır. Daha geniş kontrol aralıkları ,örneğin iki yılda bir yapılacak kontrollar, hastaları kanser konusunda riske atabilir. Onun için, 40 yaşından sonra yıllık kontrollar çok büyük önem arz eder. Meme kanserinde, bir kanserin başlangıçtan itibaren bir yıl içersinde ulaştığı büyüklük ve özellikler, yayılması için yeterli değildir.

Ancak, bir yıldan sonra, göğüs kanserleri metastaz yapabilme yeteneğini kazanabilir. Yıllık kontrolların yapılması, meme kanserinin daha erken evrede yakalanmasına olanak sağlar. Ailesinde meme kanseri sıklıkla bulunan daha riskli bireylerde, kanser taramaları erken yaşlarda başlamalıdır. Özellikle, 25 yaşından sonra iki ya da üç yılda bir yapılan meme kontrolları ve meme ultrasonları çok önemlidir. Genetik testlerde meme kanseri genleri pozitif çıkan kişilerde ise, koruyucu olarak yapılan “meme boşaltma ameliyatları” gündeme gelebilmektedir.
Memesinde herhangi bir şüpheli kitle tespit edilen kadınlarda ise, üç ay ya da altı aylık takiplerle bu kitlelerin yapısal ve boyutsal değişiklikleri görülmelidir. Bu takiplere göre, meme biyopsisi ve biyopsi sonucuna göre de meme ameliyatı kararı alınabilmektedir.

Göğüs kanseri ameliyatı sonrası kaç ayda bir kontrole gidilmeli?

Göğüs kanseri ameliyatından sonra ortalama olarak 20 gün süreyle hastalar yara bakımı açısından yakın takip edilmelidir. Yara takibi ve pansumanlar ile geçen bu süreçten ve yaranın iyileşmesinden emin olunduktan sonra hastalar diğer bölümlerle konsülte edilebilirler. Örneğin meme kanseri ameliyatı sonrasında patoloji sonuçlarının belli olmasından sonraki süreçte hastalar duruma göre medikal onkoloji ve radyasyon onkolojisi (ışın) bölümleri ile konsülte edilebilirler. Bütün bu tedavi süreçlerinin tamamlanmasından sonra yani ameliyat ve diğer ilaç tedavilerinin tamamlanması sonrası meme kanseri geçirmiş hastalar ilk 2 yıl içersinde 3 ayda bir daha sonra 5 yıla kadar 6 ayda bir ve 5 yıldan sonra da yılda bir defa ameliyatı yapan cerrah ya da cerrahi ekibine kontrole gitmek durumundadırlar.

Sonuçta göğüs kanserinde ameliyatı yapan cerrah ve ekibi hastadan yasalar karşısında sorumlu olan ekiptir. Bu nedenle kontrollerin mutlaka cerrah tarafından yapılması son derece büyük önem taşır. İlk 2 yıl içerisinde nükslerin daha fazla görülmesi nedeniyle üç ayda bir daha sonraki periyotlarda daha seyrek kontroller yapılır. 5. yıldan sonra meme kanserindeki riskler oldukça azaldığından takipler yılda bir yapılmaya başlanır. Bu takip süreleri meme kanseri hastaları için Dünya Sağlık Teşkilatının (WHO) ortaya koyduğu sürelerdir. Göğüs kanseri nedeniyle tedavi görmüş hastaların takipleri sırasında hastalar mutlaka cerrah tarafından hem muayene edilmeli hem de gerekli tarama tetkikleri yapılarak nüks ve metastaz açısından irdelenmelidirler.

Meme alınmadan yapılan meme kanseri ameliyatları kimlere yapılabilir?

Meme alınmadan yapılan meme kanseri ameliyatları(meme koruyucu ameliyatlar) memesi içerisinde 3 cm den daha küçük ve tek bir tümörü olan hastalarda uygulanabilir. Koltuk altında(axilla)lenf bezinde metastaz olması bu ameliyatı yapmayı engellemez. Yani koltuk altında lenf bezi metastazı bulunsa bile meme koruyucu kanser ameliyatı yapılabilir. Burada en önemli şart yayılım (uzak metastaz)bulunmama şartıdır. Göğüs kanseri eğer memenin içinde çok odaklı ise yani multisentrik ise memeyi almadan yapılan ameliyatlar önünde bir engel oluşmuş demektir. Her ne kadar iki odakta kanser bulunan hastalarda meme koruyucu ameliyat yapanlar var ise de böyle bir ameliyat ileriki nüksler açısından riskli olabilmektedir.

Genellikle meme koruyucu yani memeyi almadan yapılan ameliyatlar için meme-kitle çapı oranına bakılarak bir karar verilir. Günümüzde daha büyük çaplı meme kanserlerinde “onkoplastik cerrahi” yöntemler kullanılarak memeyi korumak mümkün olabilmektedir. Bu teknikte meme dokusu ve meme cildi plastik yöntemlerle kaydırılarak kanserin çıkarılmasından dolayı oluşan geniş boşluk kapatılabilmektedir. Yani özet olarak; 3 cm çapdan daha küçük kanseri bulunanlarda uzak metastaz (vücuda yayılma)bulunmaması şartıyla memeyi almadan bir kanser ameliyatı yapılabilir. Daha büyük tümörlerde ve kanserlerde ise yeni bir yöntem olan onkoplastik cerrahi uygulanarak meme yerinde kalabilir. Kural olarak memenin yerinde kaldığı tüm bu ameliyat türlerinden sonra mutlaka ameliyatlı memeye ışın tedavisi (radyoterapi) yapılır.

Doğum kontrol hapları ve östrojen meme kanserine neden olur mu?

Doğum kontrol amaçlı ya da menopoz sonrası belirtileri azaltmak amaçlı östrojen kullanımının, meme kanserini tetiklediğine dair çeşitli çalışmalar olmasına karşın kanıta dayalı yeterli çalışma bulunmamaktadır. Ancak bir kadında östrojenin 5 yıldan daha fazla kullanılmasının, “östrojene bağlı büyüme faktörünü” tetikleyerek meme kanseri oluşumunda bir faktör olarak ortaya çıkabileceği ileri sürülmektedir. Gözlemsel olarak bakıldığında bu hipotezin doğru olduğunu gösteren sonuçlarla karşılaşılmaktadır. Bu nedenle günümüzde meme kanseri riskini arttırabileceği düşünülerek, gerek doğum kontrol haplarının gerekse östrojenin zorunluluk varsa kısa sürelerle kullanılması daha fazla tavsiye edilmektedir.

Meme kanseri takipleri hangi yaşta başlamalıdır?

Hanımlarda en sık görülen kanser türü olan meme kanserinin takipleri, ailesinde meme kanseri öyküsü olmayanlarda 35 yaşında başlamalıdır. 35 yaşında yaptırılan meme ultrasonografisi ve yapılacak bir meme muayenesi yeterlidir. Bir sonraki meme takibi 2.5 yıl sonra yapılır. Ondan sonraki takip, 40 yaşında yapılmalıdır. 40 yaş ve sonraki yıllık takiplerde meme muayenesi, mamografi ve meme ultrasonografisi ile hasta değerlendirilir.

Eğer hastanın ailesinde meme kanseri öyküsü varsa, (özellikle birinci derece akrabaların bir tanesinde ya da ikinci derece akrabalardan iki veya daha fazlasında meme kanseri öyküsü varsa) genetik tetkik yaptırılmalı (brca 1 ve 2) ve takipler 25 yaşında meme ultrasonu ve meme muayenesi ile başlamalıdır. İki yılda bir yapılan takiplerle 40 yaşına kadar gelinir. Bu yaştan sonra yıllık mamografi meme ultrasonu ve meme muayeneleri yapılmak suretiyle meme kanseri yönünden takiplere devam edilmelidir.

Gençlerde meme kanseri görülür mü?

İstatistiklere baktığımız zaman kadınlarda meme kanseri görülme sıklığının yaş ilerledikçe arttığını fark etmekteyiz. Klasik bilgi olarak 50 yaşından sonra meme kanseri oranlarının arttığı bildirilmekle birlikte son yıllarda tüm dünyadaki gözlemlere dayanarak meme kanseri görülme yaşının gençlere doğru kaydığını söyleyebiliriz. Yani son yıllarda giderek daha genç kadınlarda meme kanseri tanısı koyuyoruz. Özellikle kalıtsal olan (yani genetik geçişli ortaya çıkan) meme kanserlerinde bu durumu daha fazla gözlemliyoruz.35 yaş altında görülen meme kanserlerinde genetik bir yatkınlık olabileceği her zaman göz önünde bulundurulmalıdır.

Genetik yatkınlık bulunmayan meme kanserlerinde de son 15 ila 20 yıllık gözlemlere dayanarak kanser sıklığının genç yaşlara doğru kaydığını söyleyebiliriz. Eski yıllarda yirmili yaşlarda meme kanserinin görülme sıklığı ile bugünkü sıklık arasında ciddi bir fark olduğu çalışmalarda ortaya çıkıyor. Meme kanserinin genç kadınlarda daha sık görülme nedenini tek bir faktörle açıklamak çok zor olmakla birlikte, batı tarzı hayvansal gıdalarla ve paket gıdalarla beslenme, aşırı sanayileşme, hava kirliliğinin artması, daha genç yaşlarda alkol ve sigara tüketiminin başlaması gibi faktörler muhtemel nedenler arasında sayılmaktadır.

Sonraki yazı
Tiroid

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Fill out this field
Fill out this field
Lütfen geçerli bir e-posta adresi yazın.